15 Temmuz 2016, Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçerken, bu gece birçok insanın hayatını değiştirdi. Ülkenin geleceği için verdiği mücadele sonucu yaralanan gaziler, azimleriyle topluma umut ve ilham veriyor. İşte bu gazilerden biri, 9 yıl boyunca vücudunda taşıdığı kurşunla hayat mücadelesi vermeye devam ediyor. Onun hikayesi, 15 Temmuz gecesinin sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda cesaret ve vatanseverlik destanı olduğunun kanıtı niteliğinde.
Ülkemizde birçok insan, 15 Temmuz gecesi yaşananları asla unutmuyor. O gecenin kahramanlarından biri olan Ahmet Yılmaz, o korkunç anları unutamıyor. Düşünceleri hâlâ geceyi, sokakları ve verilen mücadeleyi hatırlatıyor. Vücudundaki kurşunun yarattığı acı, her an yanında, ama bunun yanında yaşadığı gurur da bir o kadar büyük. Ahmet, o gece sokaklara inip demokrasiye sahip çıkarken, kurşunların kendisine isabet etmesinin ardından yaşadığı travmayı ve mücadeleyi şu sözlerle anlatıyor: “Vatanım için sokağa çıktım, bir an bile çekinmedim. O an, yaşadığım acı tüm korkularımı unutturdu.”
Ahmet’in yaşadığı travma, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik boyutlar da taşıyor. 9 yıl boyunca, hem fiziksel hem de ruhsal olarak mücadele eden Ahmet, bu süreçte pek çok engeli aştı. Hastanede geçirdiği uzun tedavi süreci, ona hem vatanseverliğin hem de dayanıklılığın ne demek olduğunu öğretmiş oldu. “Bazen sadece vücudumdaki kurşun değil, ona bir maruz kalan ruh halim de benimle birlikte yaşıyordu.” diyor Ahmet, yaşadığı zorlu süreçlere rağmen ayakta kalmanın önemini vurguluyor.
Ahmet’in sadece kendi hikayesi değil, bu vatan için mücadele eden binlerce gazinin hikayesi de aynı doğrultuda ilerliyor. Her birinin hikayesi, vatanseverlik, cesaret ve fedakarlık dolu birer destan. Ülkemizin geleceği için yapılan bu savaşların ardında, gazilerin yaşadıkları acılar ve kazandıkları zaferler yatıyor. Ahmet, vücudundaki kurşunla birlikte yaşamayı öğrenirken, aynı zamanda diğer gazilere de örnek olma gayreti içerisinde. “Bizim hikayemiz, genç nesillere ilham olmalı. Bizler, özgürlüğümüzü korumak için her an her şeyi göze aldık.” diyerek, genç kuşakları bu anlamda bilgilendirmenin önemine dikkat çekiyor.
Gazilerin yaşadıkları yanı sıra, toplumun onlara olan bakışı ve destek olma durumu da önem arz ediyor. Ahmet gibi gazilerin hayatları, bazen unutulabiliyor ya da hissizleşebiliyor. Ancak, onların hikayelerinin anlatılması, birbirimize olan bağlılığımızı artırabilir. Gazilere yapılan destekler, onların topluma geri dönüşlerini sağlamada önemli bir rol oynuyor. “Bütün toplum sayesinde hayatta kaldım. Onların desteği, benim için en büyük güç kaynağı oldu.” diyor Ahmet.
15 Temmuz gecesi yaşananlarla ilgili olan toplumsal bilincin arttırılması ve gazilerin yaşadıkları süreçlerin anlaşılması, gelecekte daha güçlü bir toplum inşa etmenin anahtarı niteliğinde. Gazilere sahip çıkmak, onların yaşadığı zorlukları azaltmak ve aynı zamanda topluma daha fazla entegre olmalarını sağlamak için gereken adımları atmak hepimizin sorumluluğudur. Ahmet’in hikayesi, bize sadece bir gazinin hayatını değil, aynı zamanda bir milletin dayanıklılığını ve gücünü hatırlatıyor. “Unutmayın, bizler bu vatan için savaştık ve savaşmaya devam edeceğiz. Vatanımız için verecek daha çok şeyimiz var.” diyerek, umut dolu bir geleceğe olan inancını ifade ediyor.
Ahmet gibi gazilerin yaşadığı zorlu süreçler, sadece geçmişte değil, bugün ve gelecekte de anlam taşıyor. Onlar, yaşadıkları acı ve travmalarla birlikte, vatanseverliğin ne demek olduğunu bize hatırlatıyor. Her bir gazimizin hikayesinin anlatılması, toplumsal bilincin oluşmasında önemli rol oynuyor. Tıpkı Ahmet gibi, bu gazilere sahip çıkmak ve onların yanında olmak, hem bireysel hem de toplumsal olarak hepimizin görevi. Unutulmayan, yaşanan bir o kadar da öğretici olan bu hikayelere dikkat etmek, onları anmak ve onların mücadelelerinde yanlarında olmak, bizler için kısacası bir vatan borcudur.