İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı saldırılar, uluslararası kamuoyunda ciddi bir infiale yol açtı. Son günlerde artan çatışmalar, hem sivil can kayıplarına hem de bölgedeki insani krize yol açarak, dünya genelinde çeşitli tepkilerin ortaya çıkmasına neden oldu. Gazze’de çoğu kadın ve çocuk olan sivillerin hayatını kaybetmesi, uluslararası insan hakları kuruluşları ve birçok ülke tarafından kınandı. Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail'e verdiği destek, bu dönemde oldukça tartışmalı bir hale geldi. Trump yönetiminin etkisinin ardından Biden yönetiminin nasıl bir yaklaşım sergileyeceği merakla bekleniyordu. İşte, bu olayların perde arkası ve dünya genelinden gelen tepkiler.
İsrail’in Gazze'ye düzenlediği saldırılar, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşların yanı sıra birçok ülkenin hükümetleri tarafından da sert bir şekilde kınandı. Özellikle sivil halkın hedef alınması, uluslararası insan hakları sözleşmelerinin ihlal edildiği yönündeki eleştirileri beraberinde getirdi. Birleşmiş Milletler, yaşananları "korkunç bir insanlık durumu" olarak tanımlarken, Avrupa Parlamentosu, Gazze’deki sivil kayıpların kabul edilemez olduğuna dair güçlü bir açıklama yaptı.
Ayrıca, Türkiye, Mısır ve Katar gibi ülkeler de durumu yakından takip ederek, çeşitli diplomatik girişimlerde bulundu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in saldırılarını kınayarak, uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiğini belirtti. Mısır ise bölgedeki tansiyonu düşürmek amacıyla arabuluculuk yapma teklifinde bulundu. Ancak, tüm bu tepkilere rağmen, uluslararası düzeyde somut adımlar atılması konusunda ciddi bir tutarsızlık gözlemleniyor.
ABD’nin özellikle İsrail konusundaki tutumu, bölgedeki çatışmaların en büyük tetikleyicilerinden biri olarak görülüyor. Biden yönetimi, İsrail'in kendini savunma hakkını vurgularken, aynı zamanda sivil kayıpların kabul edilemez olduğunu önemle belirtti. Bu durum, bazı analistler tarafından çelişkili bir destek politikası olarak değerlendiriliyor. Çünkü ABD, bir yandan İsrail’in güvenliğini önceliklendirirken, diğer yandan Gazze’deki sivil kayıpları eleştirmekten çekinmiyor.
Bu çelişki, ABD’nin Ortadoğu'da gerçekleştirdiği diplomatik manevralar içinde sıkça dile getiriliyor. Bazı uzmanlar, Washington’un Orta Doğu’daki politikalarının, sadece İsrail’in askeri gücü üzerinden değil, bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkiler üzerinden de yeniden şekillendiğini öne sürüyor. Biden yönetiminin bu karmaşık tutumu, hem iç politikada hem de uluslararası alanda farklı etkiler yaratarak, Amerika'nın imajını sorgulatıyor.
Sonuç olarak, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları, yalnızca bölgedeki sivil halk değil, tüm dünyada yankı bulmuş durumda. Uluslararası toplumdan gelen tepkiler, ABD’nin iki yüzlü politikasıyla birleşince, durum daha da karmaşık bir hale geliyor. Gelecek günlerde, bu çatışmaların nasıl bir evrileceği ve dünyadaki süper güçlerin bu duruma nasıl bir çözüm bulacağı büyük bir merak konusu. Savaş, çatışma ve insani krizlerin yaşandığı ortamda, insanlık adına barışın sağlanması umuduyla gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.