Türkiye ekonomisi son yıllarda birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Ekonomik dalgalanmalar, yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve artan maliyetler, pek çok işletmeyi büyük bir çıkmaza soktu. 2023 yılında kapanan şirket sayısında yaşanan ciddi artış, bu sorunların bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) kapanma oranları, ekonomik istikrarsızlığın en belirgin göstergelerinden biri olarak dikkat çekiyor. Bu haberimizde, Türkiye'de kapanan şirket sayısındaki artışın nedenlerini, sonuçlarını ve olası çözüm önerilerini inceleyeceğiz.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2023 yılının ilk yarısında kapanan şirket sayısı geçen yıla oranla %30 artış gösterdi. Bu durum, özellikle pandemi sonrası ekonomik toparlanmanın zayıf geçmesi ve uluslararası piyasalardaki belirsizliklerle ilişkili. İşletmelerin artan maliyetlerin yanı sıra, talep düşüşleriyle de başa çıkmakta zorlandığı gözlemleniyor. Ekonomistler, kapanan şirket sayısındaki bu artışın, işsizlik oranlarının yükselmesine ve toplumsal huzursuzluklara yol açabileceği konusunda uyarıyor. Ayrıca, birçok işletmenin iflası, bankacılık sistemine olan güveni de sarsabilir, bu da daha geniş çaplı ekonomik sorunlara yol açabilir.
Peki, bu durumdan nasıl kurtulabiliriz? Uzmanlar, hükümetin atacağı adımlara dikkat çekiyor. Özellikle KOBİ’lerin desteklenmesi ve finansman kolaylıklarının sağlanması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, girişimcilerin eğitim programlarına katılması ve dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırmaları da öneriliyor. Devletin, işletmelere yönelik vergi teşvikleri ve mali destek paketleri sunması, ekonomik büyümeye katkıda bulunabilir. Şirketlerin kapanma oranını azaltmak için, iş gücü piyasasında esnekliğin artırılması ve inovasyonun teşvik edilmesi de önemli bir yol haritası olarak öne çıkıyor. Eğer hükümet, iş dünyasının ihtiyaçlarına yanıt verecek önlemleri hızla hayata geçirirse, Türkiye'deki ekonomik istikrarın yeniden sağlanması mümkün olacaktır.
Sonuç olarak, Türkiye'de kapanan şirket sayısındaki artış sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele. İşletmelerin kapanması, sadece bir iş kaybı değil, aynı zamanda birçok ailenin geçim kaynağının da tehdit altında olduğu anlamına geliyor. Dolayısıyla konuya dair daha geniş bir perspektifle yaklaşmak ve gerektiği yerde yeni politikalar geliştirmek, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma hedefleri için büyük önem taşıyor.