Ülkemiz, son dönemde sayısız trajik hikaye ve kaydedilen olaylarla sarsılmaya devam ediyor. Ancak, yaşlı bir kadının beklenmedik ölümü, hem toplumda derin bir üzüntü yarattı hem de sayısız sorunun kapısını araladı. Kimsesiz yaşlıların toplumun bir parçası olmasının tartışıldığı bu olay, sadece ölümü değil, hayatının son dönemindeki yalnızlığını, yaşadığı zorlukları ve toplumun bu konudaki sorumluluklarını da gözler önüne seriyor.
81 yaşındaki Hacer Yıldız, yıllardır yalnız yaşayan bir kadındı. Kendi başına bir yaşam sürmeye çalışan Hacer Hanım, komşuları tarafından tanınıyor, ancak pek çok kişi onun gerçek yaşam öyküsünden haberdar değildi. Eski bir öğretmen olan Hacer, hayatı boyunca birçok öğrenci yetiştirmiş fakat zamanla kimsesiz kalmıştı. Ailesinin birer birer kaybolması, bir süre sonra Hacer’i toplumsal bağlantıdan soyutlayarak yalnız bir hayata itmişti. Onun yaşamı, yalnızlık ve terk edilmişlik ile doluydu, bu durum ise Hacer’i ruhsal olarak etkilediğinden, sağlığı da giderek kötüleşmişti.
Hacer Yıldız’ın ölümü, kısa süre içinde birçok kişi tarafından gündeme getirildi. Komşularının yaptığı açıklamalar, Hacer’in ölmeden önce birkaç gün boyunca evinden çıkmadığını, uzun süre kendisinden haber alınamaması üzerine mahallelilerin endişelenmeye başladığını belirtiyor. İhbar üzerine evine giren polis ekipleri kadının cansız bedeniyle karşılaştı. Olayın duyulmasıyla birlikte, Hacer’in yalnızlığının ve devletin yaşlılar üzerindeki desteğinin ne kadar yetersiz olduğunu sorgulayan sesler yükselmeye başladı. Bu trajik ölüm, yalnızca Hacer’in hikayesiyle sınırlı değildi; tam tersine, toplumda birçok Hacer’in daha var olduğu gerçeğiyle yüzleşmemizi sağladı.
Bunun yanı sıra, yaşlılık döneminde karşılaşılan zorluklara dikkat çekmek amacıyla sosyal hizmet alanında daha fazla önlem alınması gerekliliği de vurgulanmaya başlandı. Türkiye genelinde yaşlı destek programlarının artırılması, yaşlıların sosyal hayatta aktif kalmalarını sağlamak adına çeşitli etkinliklerin düzenlenmesi gerektiği konusunda pek çok kurum ve kuruluş, gerekli adımları atmak için harekete geçti. Hacer Yıldız’ın trajik ölümü, ne yazık ki, sosyal adalet ve toplumsal sorumluluk konusunda toplumda farkındalık yaratmak adına bir işaret oldu.
Hacer’in vefatından sonra sosyal medya hesaplarında açılan sayfalar ve gruplar aracılığıyla, yaşlıların hayatındaki yalnızlık ve zorluklarla ilgili farkındalık yaratıcı paylaşımlar yapıldı. Birçok insan, kendi ailelerinden yaşlı bireylerin varlığına dikkat çekerek, Hacer’in başına gelenlerin tekrar yaşanmaması için önlem alınması çağrısında bulundu. Bunun yanı sıra, toplumsal dayanışmaların önemini vurgulayan kampanyalar da bu süreçte hız kazanarak geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
Sonuç olarak, Hacer Yıldız’ın yaşamı ve ölümü, sadece onun değil, toplumda yalnızlık çeken yaşlı bireylerin acı hikayelerini gözler önüne serdi. Her birimizin, yaşlılarımıza karşı daha duyarlı ve ilgili olması gerektiği gerçeği, Hacer’in yarım kalan hayatının bir yansıması olarak kalplerde yer etmelidir. Unutmayalım ki, yalnızlık, yaşlıların en büyük düşmanı; toplumsal bağları güçlendirmek, bu düşmanın bertaraf edilmesini sağlayan en önemli adımdır.